Ödev Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Ödev Forum

Ödevlerin Hepsi Burada
 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Yaşadığımız Yer Ünitesi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
MissYou
Admin



Mesaj Sayısı : 7
Kayıt tarihi : 19/10/08

Yaşadığımız Yer Ünitesi Empty
MesajKonu: Yaşadığımız Yer Ünitesi   Yaşadığımız Yer Ünitesi EmptyPtsi Ekim 20, 2008 4:52 pm

YÖNLER

Yaşadığımız Yer Ünitesi Inkata12

Yön, belli bir noktaya göre, bir yerin bulunduğu taraftır. Evimizin, okulumuzun, mahallemizin hangi tarafta olduğunu, bulunduğumuz noktaya göre yönünü söyleyerek tarif ederiz. Örneğin, evimizin okulun neresinde olduğu sorulduğunda, 'Okulun güneyindedir.' diye cevap veririz.

Ayrıca, ilimizin, bölgemizin, yurdumuzun, komşularımızın bulundukları yerleri belirtirken de yönlerden yararlanırız.

Demek ki yönler, bir yerin bilinen başka bir yere göre, hangi tarafta olduğunu bilmemize yaramaktadır.

Yönler, ana yönler ve ara yönler olmak üzere ikiye ayrılır. Aradığımız yer, tam olarak ana yönün gösterdiği yerde olmayabilir. O zaman, iki ana yönün arasındaki açıyı ikiye bölerek, ara yönleri buluruz. Ana ve ara yönler yardımıyla, aradığımız yerin tam yönünü saptarız.

Dört ana yön vardır. Bunlar kuzey, güney, doğu ve batıdır. Ara yönler ise kuzeydoğu, kuzeybatı, güneydoğu ve güneybatıdır. Bu yönler sayesin de herhangi bir yerin tam olarak nerede olduğunu saptamaktayız.


En son MissYou tarafından Ptsi Ekim 20, 2008 4:55 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://odevforum.hareketforum.net
MissYou
Admin



Mesaj Sayısı : 7
Kayıt tarihi : 19/10/08

Yaşadığımız Yer Ünitesi Empty
MesajKonu: Geri: Yaşadığımız Yer Ünitesi   Yaşadığımız Yer Ünitesi EmptyPtsi Ekim 20, 2008 4:54 pm

KROKİ, ÇİZİMİ ve YARARLARI
Yaşadığımız Yer Ünitesi Inkata13

Yakın çevremizi kâğıt üzerinde gösterebilmek için kroki ve plândan yararlanırız.

Sokağımızın, mahallemizin ya da semtimizin, kuş bakışı görüşünün küçültülerek, ölçüsüz olarak düzlem üzerine çizilmesine, kroki denir.

Kuş bakışı, yüksek bir yerden aşağıya doğru bütün genişliği içine alabilecek şekilde bakmak demektir. Kroki, günlük yaşantımızda çok sık kullandığımız çizimdir. Bu çizimler, ana hatlarıyla ölçmeden yapılır.

Krokiye ölçek konulmaz. Uzunluklar göz kararı ile belirtilir. Önemli yerler şematik olarak gösterilir. Krokinin çizildiği kâğıdın bir köşesine kuzey-güney doğrultusunu gösteren bir ok konulur.

Kroki, okulumuzun çevresini, mahallemizi, köyümüzü tanımada yardımcı olur. Ayrıca aradığımız bir adresi bulmak için de krokiden yararlanırız. Bir arkadaşımıza evimizin yerini basit bir kroki çizerek tarif edebiliriz. Sınıfımızın, okul bahçesinin, odamızın ve sokağımızın durumunu da kroki ile gösterbiliriz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://odevforum.hareketforum.net
MissYou
Admin



Mesaj Sayısı : 7
Kayıt tarihi : 19/10/08

Yaşadığımız Yer Ünitesi Empty
MesajKonu: Geri: Yaşadığımız Yer Ünitesi   Yaşadığımız Yer Ünitesi EmptyPtsi Ekim 20, 2008 4:59 pm

PUSULA ve DİĞER YÖNTEMLERLE YÖNLERİN BELİRLENMESİ
Yaşadığımız Yer Ünitesi Inkata14

Yönler, en güvenilir şekilde pusula ile bulunur. Pusula, şekil olarak saate benzer. Ortasında sağa, sola hareket eden bir ibre vardır. Bu ibrenin bir ucu renklidir. Renkli olan bu uç, her zaman kuzeyi gösterir. Kuzey yönü belirlenince diğer yönler kolayca bulunur. Yüzümüzü kuzeye dönersek, arkamız güney, sağımız doğu, solumuz ise batı olur. Ancak pusuladan doğru olarak yararlanmak için yatay olarak tutulmasına dikkat edilmelidir.
Yaşadığımız Yer Ünitesi Inkata15

Yönlerimizi bulmak için, çeşitli yöntemlerden yararlanmaktayız. Bunlardan biri. Güneş'ten yararlanarak yön bulmadır. Sabah Güneş doğduğunda, Güneş'e doğru dönüp kollarımızı açalım. Önümüz doğu, arkamız batı, sağımız güney, solumuz da kuzey olur. Yalnız bu yöntem, her zaman doğru sonuç vermez. Çünkü, Güneş'in yıl boyunca doğup battığı noktalar sürekli değişmektedir. 21 Mart ve 23 Eylül tarihlerinde, gece ve gündüz süreleri birbirine eşit olduğunda, bu yöntem doğru sonuç verir.

Güneş'ten yararlanarak şu şekilde de yönümüzü bulabiliriz: Güneş, öğle vakti tam tepedeyken, yere diktiğimiz çubuğun gölgesini ölçeriz. Bulduğumuz en kısa gölge uzunluğu, kuzeyi, karşı tarafı da güneyi gösterir. Yüzümüzü kuzeye dönersek, sağ taraf doğuyu, sol taraf da batıyı gösterir.

Gece, gökyüzü bulutsuz ise Kutup Yıldızı'ndan yararlanarak yönümüzü bulabiliriz. Bunun için Kutup Yıldızı'nın gökyüzünün neresinde bulunduğunu bilmemiz gerekir. Kutup Yıldızı daima kuzeydedir ve hep sabittir. Bu sebeple ona, Demirkazık da denir. Kutup Yıldızı, Küçükayı takım yıldızının sağ ucunda yer alır.

Yaşadığımız Yer Ünitesi Inkata16
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://odevforum.hareketforum.net
MissYou
Admin



Mesaj Sayısı : 7
Kayıt tarihi : 19/10/08

Yaşadığımız Yer Ünitesi Empty
MesajKonu: Geri: Yaşadığımız Yer Ünitesi   Yaşadığımız Yer Ünitesi EmptyPtsi Ekim 20, 2008 5:02 pm

DEPREM

Yaşadığımız Yer Ünitesi Inkata17

Deprem Hakkında Teknik Bilgiler
Deprem Nedir '
Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzeyini sarsma olayına 'DEPREM' denir.

Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır.

Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yeryuvarı içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalına 'SİSMOLOJİ' denir.

Depremin Oluş Nedenleri ve Türleri
Dünyanın iç yapısı konusunda, jeolojik ve jeofizik çalışmalar sonucu elde edilen verilerin desteklediği bir yeryüzü modeli bulunmaktadır. Bu modele göre, yerkürenin dış kısmında yaklaşık 70-100 km. kalınlığında oluşmuş bir taşküre (Litosfer) vardır. Kıtalar ve okyanuslar bu taşkürede yer alır.Litosfer ile çekirdek arasında kalan ve kalınlığı 2.900 km olan kuşağa Manto adı verilir. Manto'nun altındaki çekirdeğin Nikel-Demir karışımından oluştuğu kabul edilmektedir.Yerin, yüzeyden derine gidildikçe ısının arttığı bilinmektedir. Enine deprem dalgalarının yerin çekirdeğinde yayılamadığı olgusundan giderek çekirdeğin sıvı bir ortam olması gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Manto genelde katı olmakla beraber yüzeyden derine inildikçe içinde yerel sıvı ortamları bulundurmaktadır.

Taşküre'nin altında Astenosfer denilen yumuşak Üst Manto bulunmaktadır.Burada oluşan kuvvetler, özellikle konveksiyon akımları nedeni ile, taş kabuk parçalanmakta ve birçok 'Levha'lara bölünmektedir. Üst Manto'da oluşan konveksiyon akımları, radyoaktivite nedeni ile oluşan yüksek ısıya bağlanmaktadır. Konveksiyon akımları yukarılara yükseldikçe taşyuvarda gerilmelere ve daha sonra da zayıf zonların kırılmasıyla levhaların oluşmasına neden olmaktadır. Halen 10 kadar büyük levha ve çok sayıda küçük levhalar vardır. Bu levhalar üzerinde duran kıtalarla birlikte, Astenosfer üzerinde sal gibi yüzmekte olup, birbirlerine göre insanların hissedemeyeceği bir hızla hareket etmektedirler.

Konveksiyon akımlarının yükseldiği yerlerde levhalar birbirlerinden uzaklaşmakta ve buradan çıkan sıcak magmada okyanus ortası sırtlarını oluşturmaktadır. Levhaların birbirlerine değdikleri bölgelerde sürtünmeler ve sıkışmalar olmakta, sürtünen levhalardan biri aşağıya Manto'ya batmakta ve eriyerek yitme zonlarını oluşturmaktadır. Konveksiyon akımlarının neden olduğu bu ardışıklı olay taşkürenin altında devam edip gitmektedir.

İşte yerkabuğunu oluşturan levhaların birbirine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin üstüne çıktıkları ya da altına girdikleri bu levhaların sınırları dünyada depremlerin oldukları yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyada olan depremlerin hemen büyük çoğunluğu bu levhaların birbirlerini zorladıkları levha sınırlarında dar kuşaklar üzerinde oluşmaktadır.

Yukarıda, yerkabuğunu oluşturan 'Levha'ların, Astenosferdeki konveksiyon akımları nedeniyle hareket halinde olduklarını ve bu nedenle birbirlerini ittiklerini veya birbirlerinden açıldıklarını ve bu olayların meydana geldiği zonların da deprem bölgelerini oluşturduğunu söylemiştik.

Birbirlerini iten ya da diğerinin altına giren iki levha arasında, harekete engel olan bir sürtünme kuvveti vardır. Bir levhanın hareket edebilmesi için bu sürtünme kuvvetinin giderilmesi gerekir.

İtilmekte olan bir levha ile bir diğer levha arasında sürtünme kuvveti aşıldığı zaman bir hareket oluşur. Bu hareket çok kısa bir zaman biriminde gerçekleşir ve şok niteliğindedir. Sonunda çok uzaklara kadar yayılabilen deprem (sarsıntı) dalgaları ortaya çıkar.Bu dalgalar geçtiği ortamları sarsarak ve depremin oluş yönünden uzaklaştıkça enerjisi azalarak yayılır. Bu sırada yeryüzünde, bazen gözle görülebilen, kilometrelerce uzanabilen ve FAY adı verilen arazi kırıkları oluşabilir. Bu kırıklar bazen yeryüzünde gözlenemez, yüzey tabakaları ile gizlenmiş olabilir. Bazen de eski bir depremden oluşmuş ve yerüzüne kadar çıkmış, ancak zamanla örtülmüş bir fay yeniden oynayabilir.

Depremlerinin oluşumunun bu şekilde ve 'Elastik Geri Sekme Kuramı' adı altında anlatımı 1911 yılında Amerikalı Reid tarafından yapılmıştır ve laboratuvarlarda da denenerek ispatlanmıştır.

Bu kurama göre, herhangi bir noktada, zamana bağımlı olarak, yavaş yavaş oluşan birim deformasyon birikiminin elastik olarak depoladığı enerji, kritik bir değere eriştiğinde, fay düzlemi boyunca var olan sürtünme kuvvetini yenerek, fay çizgisinin her iki tarafındaki kayaç bloklarının birbirine göreli hareketlerini oluşturmaktadır. Bu olay ani yer değiştirme hareketidir. Bu ani yer değiştirmeler ise bir noktada biriken birim deformasyon enerjisinin açığa çıkması, boşalması, diğer bir deyişle mekanik enerjiye dönüşmesi ile ve sonuç olarak yer katmanlarının kırılma ve yırtılma hareketi ile olmaktadır.

Aslında kayaların, önceden bir birim yerdeğiştirme birikimine uğramadan kırılmaları olanaksızdır. Bu birim yer değiştirme hareketlerini, hareketsiz görülen yerkabuğunda, üst mantoda oluşan konveksiyon akımları oluşturmakta, kayalar belirli bir deformasyona kadar dayanıklılık gösterebilmekte ve sonrada kırılmaktadır. İşte bu kırılmalar sonucu depremler oluşmaktadır. Bu olaydan sonra da kayalardan uzak zamandan beri birikmiş olan gerilmelerin ve enerjinin bir kısmı ya da tamamı giderilmiş olmaktadır.

Çoğunlukla bu deprem olayı esnasında oluşan faylarda, elastik geri sekmeler (atım), fayın her iki tarafında ve ters yönde oluşmaktadırlar.

FAYLAR genellikle hareket yönlerine göre isimlendirilirler. Daha çok yatay hareket sonucu meydana gelen faylara 'Doğrultu Atımlı Fay'denir. Fayın oluşturduğu iki ayrı blokun birbirlerine göreli olarak sağa veya sola hareketlerinden de bahsedilebilinir ki bunlar sağ veya sol yönlü doğrultulu atımlı faya bir örnektir.

Düsey hareketlerle meydana gelen faylara da 'Egim Atımlı Fay'denir. Fayların çoğunda hem yatay, hem de düsey hareket bulunabilir.

Deprem Türleri
Depremler oluş nedenlerine göre degişik türlerde olabilir. Dünyada olan depremlerin büyük bir bölümü yukarıda anlatılan biçimde oluşmakla birlikte az miktarda da olsa başka doğal nedenlerle de olan deprem türleri bulunmaktadır. Yukarıda anlatılan levhaların hareketi sonucu olan depremler genellikle 'TEKTONİK' depremler olarak nitelenir ve bu depremler çoğunlukla levhalar sınırlarında oluşurlar.Yeryüzünde olan depremlerin %90'ı bu gruba girer. Türkiye'de olan depremler de büyük çoğunlukla tektonik depremlerdir. İkinci tip depremler 'VOLKANİK' depremlerdir. Bunlar volkanların püskürmesi sonucu oluşurlar.Yerin derinliklerinde ergimiş maddenin yeryüzüne çıkışı sırasındaki fiziksel ve kimyasal olaylar sonucunda oluşan gazların yapmış oldukları patlamalarla bu tür depremlerin maydana geldiği bilinmektedir. Bunlar da yanardağlarla ilgili olduklarından yereldirler ve önemli zarara neden olmazlar. Japonya ve İtalya'da olusan depremlerin bir kısmı bu gruba girmektedir. Türkiye'de aktif yanardağ olmadığı için bu tip depremler olmamaktadır.

Bir başka tip depremler de 'ÇÖKÜNTÜ' depremlerdir. Bunlar yer altındaki boşlukların (mağara), kömür ocaklarında galerilerin, tuz ve jipsli arazilerde erime sonucu oluşan boşlukları tavan blokunun çökmesi ile oluşurlar. Hissedilme alanları yerel olup enerjileri azdır fazla zarar getirmezler. Büyük heyelanlar ve gökten düşen meteorların da küçük sarsıntılara neden olduğu bilinmektedir.

Odağı deniz dibinde olan Derin Deniz Depremlerinden sonra, denizlerde kıyılara kadar oluşan ve bazen kıyılarda büyük hasarlara neden olan dalgalar oluşur ki bunlara (Tsunami) denir. Deniz depremlerinin çok görüldüğü Japonya'da Tsunami'den 1896 yılında 30.000 kisi ölmüstür.

Deprem Parametreleri
Herhangibir deprem oluştuğunda, bu depremim tariflenmesi ve anlaşılabilmesi için 'DEPREM PARAMETRELERİ' olarak tanımlanan bazı kavramlardan söz edilmektedir. Aşağıda kısaca bu parametrelerin açıklaması yapılacaktır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://odevforum.hareketforum.net
 
Yaşadığımız Yer Ünitesi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İyi Ki Var Ünitesi
» Kendimi Tanıyorum Ünitesi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ödev Forum :: 4. Sınıflar :: Sosyal Bilgiler-
Buraya geçin: